H.Ö. Basketbol Milli Takımımız tarihinde ilk kez dünya ikincisi oldu. Nasıl yorumluyorsunuz bunu? Kolay kura ile ikinciliğe ulaştığımızı söyleyenler oldu.
B.B. Bir kez milli takımımızın maçlarını gerçekten izleyen, nasıl oynadığını, rakiplerini nasıl yendiğini gören birinin bu yorumu yapması tuhaf. Yarı finaldeki Sırbistan maçına kadar rakiplerimizi eze eze yendik. Biz Rusya' yı, Yunanistan' ı, Fransa' yı ve Slovenya' yı yendiğimizde yabancı basketbol otoritelerinin de yazdıklarına bakmak lazım. Hepsi bizi bu ülkelerden daha ileride, üst sınıfta bir basketbol oynadığımız şeklinde yorumladı. Gerçekten de maç içinde rakiplerimizi öyle bir yıldırdık ki, bize yetişmenin imkansız olduğunu hissettiklerini gözlerinden anlayabiliyorduk. Bu oyunla karşımıza kim çıksa rahatlıkla yenerdik. Buna hiç şüphe yok.
H.Ö. Sırbistan maçındaki krizi ve ABD karşısındaki etkisizliğimizi neye bağlıyorsunuz? Sonuçlar daha farklı olamaz mıydı?
B.B. Sırbistan maçına kadar, Hidayet' i saymazsak bizi Ersan ve Kerem sürüklemişti. Tabi ki maç içinde dönem dönem ortaya çıkarak maçı koparmamıza katkıda bulunan pek çok oyuncumuz var. Hepsinin hakkını tek tek teslim etmek lazım. Hele gözbebeğimiz savunmamızı söylemeye bile gerek duymuyorum. Ama bizi diğerlerinden çok öne çıkaran gücümüz Ersan' ın öldürücü üçlükleri olmuştur. El üstünden attığı o inanılmaz üçlüklerle rakipleri teslim almıştık. Sırbistan karşısında zorlanmamızın en önemli sebebi Ersan' ın çembere dahi değmeyen üçlükleri sokamamasıdır. Aslında takımımız yarı finale çıktığında mental bir yorgunluk ve tatmin duygusuna sahipti. Önceki iki dünya şampiyonasında sırasıyla alınan 9. luk ve 6. lık düşünülürse, 3. ya da 4. olmak ta başarı sayılabilirdi. Bu düşüncenin zaten yorulan oyuncularımızı etkilemediğini söylemek mümkün değildir. Ama takımımızın asıl başarısı, kötü oyuna rağmen Sırbistan' ı devirebilmesidir. ABD maçı için fazla söze gerek yok. Belki yedeğin yedeği sayılabilecek bir kadroyla bile turnuvanın en büyük favorisi idiler. Onlarla başa çıkabilmemiz için çok diri ve gününde olmamız gerekiyordu. Ne yazık ki bu kadar yıpranmışlıkla onları geçebilmemiz zaten mümkün değildi.
H.Ö. Gelelim futbola. Avrupa' da Fenerbahçe ve Galatasaray sürpriz sayılabilecek sonuçlarla elendiler. Tranzon Liverpool' a teslim oldu. Bursaspor Şampiyonlar Ligi ilk maçında hüsrana uğradı. Avrupa' da sadece Beşiktaş umut veriyor, ne dersiniz?
B.B. Maalesef takımlarımız Avrupa' da tam bir hayal kırıklığı yaşattılar. Fenerbahçe hem Şampiyonlar Ligi' nde hem de Avrupa Ligi' nde oynama şansını kaybederek elendi. Galatasaray yine Avrupa Ligi' ne kalamadan elendi. Takımlarımızın kadro yapısına bakınca, parasal değerlerini göz önüne alınca bu sonuçlar aslında çok büyük başarısızlıktır. Fenerbahçe bir bakıma mazur görülebilir. Yeni bir hocayla, yeni bir anlayışla sezona başladılar. Aykut hocanın takıma kazandırmak istediği yeni bir stil, yeni bir ruh var. Bunun oturması esnasında, aslında bir bakıma tecrübesizliğin kurbanı oldu. Bu değişimi daha yavaş ve sancısız sağlayabilirdi. Mesela Daum kalsaydı, en azından Avrupa' da bu tür bir hezimet yaşanmazdı. Zaten Daum' un gönderilmesi başlı başına bir hataydı. Şampiyonluğun kaçırılmasının faturasının Daum' a kesilmesi yanlıştı. Bir günah keçisi aranıyordu, en kolay hedef hoca oldu. Neyse,bunlar ayrı bir konu.
Galatasaray' ın elenmesinin hiç bir mazereti olamaz. Hoca aynı, düzende yapısal bir değişiklik yok. Transferlerin yapılmamış olması geçerli bir neden olamaz. Kendisinden bu kadar aşağıda bir takıma yenilmenin sebepleri başta Rijkaard olmak üzere futbolcularda aranmalıdır. Zaten Türkiye' ye gelen hocalara kadro beğendirmek deveye hendek atlatmaktan zor. Hepsi Real Madrid kadrosuna sahip olmak istiyor. Yılmaz Vural' ın Beşiktaş için söylediği güzel bir söz var: “Guti ve Quaresma ile babam da şampiyon olur” diye. Başarı eldeki kadrodan en üst verimi alabilmekte. Teknik kadro futbolcuların beslenmelerinden, özel hayatlarındaki sorunlara kadar her şeyle ilgilenmeli. Futbolcunun formsuzluğundan da, isteksizliğinden de onlar sorumludurlar.
Bursaspor' un Valencia karşısında aldığı 4-0' lık sonuç bizi üzdü. Ama benim asıl üzüldüğüm konu, Bursasporluların teknik heyetinden taraftarına dek bu yenilgiyi kabullenmeleri ve doğal karşılamaları oldu. Söylediklerine bakılırsa Avrupa' da başarı hedefleri yokmuş. Oysa ligde yarıştığı takımların kadrolarına baksın bakalım. Nianglar' ın, Misimoviçler' in, Gutiler' in, Quaresmalar' ın oynadığı bir ligde oynayacaksın, sonra Avrupa' da başarısız olunca bunu normal sayacaksın. Madem Şampiyonlar Ligi' nde hedef yoktu, bu kadar tantana nedendi? Bu kadar kabullenişle korkarım Bursa ligde de başarılı olamaz. Oysa biz Sercan' a, Volkan' a, Ozan' a geleceğin büyük yıldızları olarak bakıyoruz. Bu kadroyla hiç bir takıma kolay lokma olamazsın.
Şenol Güneş yönetimindeki Trabzon' u bu sene beğeniyorum. Liverpool karşısında aslanlar gibi mücadele ettiler. Zafere de inanmışlardı. Ama top yuvarlak neticede, olmayınca olmuyor.
Beşiktaş Avrupa' da başarılı sonuçlar aldı şimdiye dek. İyi bir kadrosu, akıllı ve tecrübeli bir hocası var. Kolay takımları yenmeyi başardılar. İşler şu an iyi gidiyor. İnşallah bu başarı kalıcı olur. Kötü sonuçlar alınırsa, eleştirileri okları ilk Shuster' i vurur. Çünkü maçlara değişik kadrolarla çıkıyor ve Türkiye ligini henüz tanımıyor. Ama bu kadroyla ligde başarısız olmak zaten zor.
H.Ö. Fenerbahçe Avrupa defterini kapatmakla kalmadı, ligde de başarısız sonuçlar alıyor. Aykut Kocaman için Beşiktaş maçı dönüm noktası deniyor. Bu maç ne olur?
B.B. Daum' un gönderilmesi ne kadar yanlışsa sevgili Aykut Kocaman' ın gelişi de Fenerbahçe için o kadar yanlış olmuştur. Aykut henüz bu seviyede bir stres ortamını kaldırabilecek tecrübeye sahip değil. Aslında açıklamalarını okuyoruz. Son derece iyi niyetli, açık sözlü ve dürüst biri. Ama bu iyi özellikleri Fenerbahçe seviyesindeki bir takımı çalıştırmasına, bu düzeydeki futbolcuları yönetebilmesi için yeterli değil. Ancak futbolcular üzerinde çok daha iyi otorite kurabilen, onları çok daha iyi motive edebilen, kadro seçiminde daha başarılı ve kariyerli teknik adamlar büyük takımlarımızda başarılı olabiliyorlar. Aykut keşke başka takımlarda şansını deneseydi. İki deplasman maçı, iki mağlubiyet ve eleştirilen hep Aykut Kocaman. Ben de Beşiktaş maçındaki olası yenilginin bardağı taşıran son damla olacağına inanıyorum. Avrupa' daki fiyasko ve ligdeki duruma rağmen başkanın ve taraftarın kendisine oldukça toleranslı davrandığı bir gerçek. Ama artık Aykut alınabilecek tüm kötü sonuçları aldı. Artık kredisi kalmadı denebilir. Ama Beşiktaş maçını hasarsız atlatırsa, en azından berabere kalsa Galatasaray' la oynayacağı 9. haftaya kadar nispeten kolay maçlar oynayacak. Yani durumu idare edecek şansı var. Bu sürede işleri yoluna sokup Galatasaray karşısına moralli çıkabilir. Bu da Aykut' u bu sene takımın başında görebiliriz demek. Yani Fenerbahçe Beşiktaş karşısında beraberliği arzulayan bir anlayışla mücadele edebilir. Zaten Beşiktaş' ı izledik. Rakipler hep katı defans yaptı. Bu onların işini bir yönden kolaylaştırırken, diğer yönden savunma zaafları nedeniyle zor anlar yaşıyorlar. Fenerbahçe bu maçta sürpriz bir galibiyet alırsa kimse şaşırmasın. Ama yine de Beşiktaş kaliteli kadrosu ve Quaresma ve Guti'si ile bence maçın favorisidir.
H.Ö. Yorumlarınız için çok teşekkür ederiz. Derbi sonrası tekrar görüşmek üzere.
B.B. Ben teşekkür ederim.