Sayfalar

7 Haziran 2010 Pazartesi

O Mavi Gözlü Bir Devdi - 3 Haziran

Ölümü: 3 Haziran 1963

Nazım 1951 yılında vatandaşlıktan çıkarılıp, 2009 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla tekrar vatandaşlığa kabul edildi. Yani ölümünden 46 sene sonra tekrar Türk vatandaşı olmuş oldu. Bir deniz subayı iken, sağlık sorunları nedeniyle 18 yaşında çürüğe ayrılan şair, Demokrat Parti'nin kararıyla 50 yaşında tekrar askere alınmaya çalışılmıştır. O da bu karar karşısında yine Rusya'ya kaçmış ve ölene dek de vatanından ayrı yaşamak zorunda kalmıştır. Ordudan ayrıldıktan sonra öğretmenlik döneminde Komunizme ilgi duymaya başlayan Nazım, Moskova'da aldığı eğitim döneminde de fikirlerini olgunlaştırmış. Fikirleri nedeniyle 1925 yılında mahkum olduğunda Rusya'ya kaçmış ve afla dönmüş. 1933'de yine mahkum olmuş ama yine aftan yararlanmış. En son olarak da 1938'de bu kez Harp Okulu öğrencilerini askerlikten soğutma gerekçesiyle hapsedilmiş, 1950 yılına dek hapis yatmış ve yine aftan yararlanarak hapisten kurtulmuş ama çok sert eleştirdiği iktidarın öfkesinden kurtulmayı başaramamış ve askerlik kararı çıkmış. Rusya'ya kaçıp muhalefetini sürdürünce de 1951'de bu kez vatan hainliği ile suçlanıp vatandaşlıktan çıkarılmış.
Her ülkede her zaman muhalifler vardı. Yaşadığı dönemin koşulları düşünülürse, Nazım gibi kendi partisi içinde bile neredeyse herkesle ters düşen bir muhalifin türlü gerekçelerle suçlanması,suçlu bulunması hiç de garip değil. Asıl gariplik gençleri isyana teşvik ettiği için yakalanan Jean Paul Sartre için, "Sartre'ı tutuklatan adam olarak tarihe geçmem. Sartre Fransa'dır" diyen De Gaulle'ün gösterdiği devlet adamlığını gösteremeyenlerde aranmalıdır.

Otobiyografi

1902'de doğdum
doğduğum şehre dönmedim bir daha
geriye dönmeyi sevmem
üç yaşında Halep'te paşa torunluğu ettim
on dokuzumda Moskova komünist üniversite öğrenciliği
kırk dokuzumda yine Moskova'da Tseka-Parti konukluğu
ve on dördümden beri şairlik ederim
kimi insanlar otların kimi insan balıkların çeşidini bilir
ben ayrılıkların
kimi insan ezbere sayar yıldızların adını
ben hasretlerin
hapislerde de yattım büyük otellerde de
açlık çektim açlık grevi de içinde ve tatmadığım yemek yok gibidir
otuzumda asılmamı istediler
kırk sekizimde Barış madalyasının bana verilmesini
verdiler de
otuz altımda yarım yılda geçtim dört metrekare betonu
elli dokuzumda on sekiz saatte uçtum Prag'dan Havana'ya
Lenin'i görmedim nöbetini tuttum tabutunun başında 924'te
961'de ziyaret ettim anıt kabri kitaplarıdır
partimden koparmağa yeltendiler beni
sökmedi
yıkılan putların altında da ezilmedim
951'de bir denizde genç bir arkadaşla yürüdüm üstüne ölümün
52'de çatlak bir yürekle dört ay sırtüstü bekledim ölümü
sevdiğim kadınları deli gibi kıskandım
şu kadarcık haset etmedim Şarlo'ya bile
aldattım kadınlarımı
konuşmadım arkasından dostlarımın
içtim ama akşamcı olmadım
hep alnımın teriyle çıkardım ekmek paramı ne mutlu bana
başkasının hesabına utandım yalan söyledim
yalan söyledim başkasını üzmemek için
ama durup dururken de yalan söyledim
bindim tirene uçağa otomobile
çoğunluk binemiyor
operaya gittim
çoğunluk gidemiyor adını bile duymamış operanın
çoğunluğun gittiği kimi yerlere de ben gitmedim 21'den beri
camiye kiliseye tapınağa havraya büyücüye
ama kahve falına baktırdığım oldu
yazılarım otuz kırk dilde basılır
Türkiye'mde Türkçemle yasak
kansere yakalanmadım daha
yakalanmam de şart değil
başbakan fakan olacağım da yok
meraklısı da değilim bu işin
bir de harbe girmedim
sığınaklara da inmedim gece yarıları
yollara da düşmedim pike yapan uçakların altında
ama sevdalandım altmışıma yakın
sözün kısası yoldaşlar
bugün Berlin'de kederden gebermekte olsam da
insanca yaşadım diyebilirim
ve daha ne kadar yaşarım
başımdan neler geçer daha
kim bilir

(11.9.'61 - Doğu Berlin)


O mavi gözlü bir devdi.
Minnacık bir kadın sevdi.
Kadının hayali minnacık bir evdi,
bahçesinde ebruliii
hanımeli
açan bir ev.
Bir dev gibi seviyordu dev.
Ve elleri öyle büyük işler için
hazırlanmıştı ki devin,
yapamazdı yapısını,
çalamazdı kapısını
bahçesinde ebruliiii
hanımeli
açan evin.

O mavi gözlü bir devdi.
Minnacık bir kadın sevdi.
Mini minnacıktı kadın.
Rahata acıktı kadın
yoruldu devin büyük yolunda.
Ve elveda! deyip mavi gözlü deve,
girdi zengin bir cücenin kolunda
bahçesinde ebruliiii
hanımeli
açan eve.

Şimdi anlıyor ki mavi gözlü dev,
dev gibi sevgilere mezar bile
bahçesinde ebruliiiii
hanımeli
açan ev..

Nazım Hikmet Ran