Sayfalar

6 Eylül 2010 Pazartesi

1984

George Orwell' in 1984 adlı eseri 20. yüzyılın en büyük politik romanlarından biri olarak kabul edilir. 1947-1948 yıllarında, 1984 yılının tasvirinin yapıldığı roman, pek çok eleştiriye uğramıştır. Amacı totaliterizmi eleştirmek olan Orwell, geçmişteki polis teşkilatındaki görevi nedeniyle, haksız olarak İşçi Partisi ya da Stalin muhalefeti yapmakla suçlanmıştır. Orwell hangi görevde bulunursa bulunsun, kitabı hangi amaçla yazarsa yazsın, 1984 herşeyi kontrol altına alan despotik idare ütopyası ile yüzyılın en güçlü romanları arasına girmiştir.
Orwell, 1984'de despotizmin egemen olduğu bir dünyayı anlatır. Dünya üç bloğa ayrılmıştır. Yönetenler mutlak bir güce sahiptirler. Her türlü bireysel özgürlük kaldırılmış, aşık olmak bile yasaklanmış, düşünmek ise en büyük suç haline gelmiştir. Herkesin bütün hareketleri izlenmekte, en küçük muhalefet bile hemen susturulmaktadır.
Winston Smith, İngiltere' yi temsil eden farazi bir ülke olan Okyanusya (Oceania)' daki iktidar partisinin bir alt kademe üyesidir. Doğruluk Bakanlığı' nda çalışmaktadır. Winston' un evi dahil gittiği her yer Parti tarafından tele ekranlar tarafından izlenmektedir; baktığı her yerde sadece Büyük Birader diye bilinen Parti liderinin yüzünü görmektedir. Ekranlarda “Büyük Birader Seni İzliyor” yazmaktadır ki, böylece herkes sürekli izlendiklerini bilmekte, buna asla karşı koyamayacağı fikrine alışmaktadırlar. Parti, Okyanusya'da herşeyi, insanların geçmişini ve dilini bile kontrol etmektedir. Parti, Newspeak diye bir dil yaratarak onu kullanmayı zorunlu kılmıştır. Böylece muhalif kelimeler yasaklanarak, başkaldırının önüne geçilmiş oluyordu. Muhalif düşüncelerin kendisi bile suçtu. Hatta düşünce suçu, en büyük suçtu.
Roman başladığında,Winston özgür düşünceyi, cinselliği ve her türlü bireysel ifadeyi yasaklayan Partinin katı kontrolü ve baskısı karşısında bunalmıştır. Parti' den nefret eden Winston, gizlice birgünlük alır ve bir suç olan düşüncelerini bu günlüğe yazar. Bu arada güçlü bir Parti üyesi olan O'Brien' la işbirliği yapmaya başlar. Winston, onun Parti' yi yok etmek için çalışan efsanevi Kardeşlik örgütünün üyesi olduğuna inanmaktadır.
Winston, Doğruluk Bakanlığı' nda tarihi kayıtları Parti' nin ihtiyaçları doğrultusunda değiştirme göreviyle çalışmaktadır. Güzel bir kız olan bir meslektaşının kendisine baktığını farkeder ve onun düşünce suçunu ortaya çıkarabilecek bir casus olduğundan endişe eder. Partisinin tarihi kontrol edişiyle sıkıntıları vardır: Parti, Okyanusya' nın, daima Batı ile savaş halinde olan Doğu ile ittifak ettiğini iddia eder, fakat Winston bunun doğru olduğuna inanmaz. Parti ayrıca, Kardeşlik örgütünün sözde lideri Emmanuel Goldstein' in yaşayan en tehlikeli adam olduğuna inanmaktadır, ama bu da winston' a inandırıcı gelmez. Winston, akşamlarını Parti' nin pek de izlemediği Londra' nın fakir bölgelerinde, proleterlerle ya da işçilerle birlikte geçirir.
Bir gün, o güzel kızdan “Seni seviyorum” yazan bir not alır. Kız adının Julia olduğunu söyler ve Parti izlemesi altında, gizli bir ilişkiye başlarlar. Winston' un gizli günlüğünü satın aldığı dükkanın üst katında bi oda kiralarlar. Bu ilişki bir süre devam eder. Julia daha iyimser olmasına rağmen, Winston er ya da geç yakalanacaklarından ve cezalandırılacaklarından emindir. Julia ile ilişkileri ilerledikçe Winston' un Parti' ye olan nefreti de giderek daha da artmaktadır. Sonunda beklediği mesajı alır: O'Brien onu görmek istemektedir.
Winston ve Julia O'Brien' in lüks dairesine giderler. O'Brien, Güçlü Dahili Parti' nin bir üyesi olarak (Winston Harici Parti' nin üyesidir) Winston' un ancak hayalini kurabileceği lüks bir hayat yaşamaktadır. Winston ve Julia' ya onları sevdiğini, Parti' den nefret ettiğini ve Kardeşlik örgütünün bir üyesi olarak Parti' ye karşı çalıştığını söyler. Winston ve Julia' ya Kardeşlik fikrini anlatır ve Winston' a Emmanuel Goldstein' in kitabını, Kardeşlik manifestosunu verir. Winston, odalarında Julia' ya kitabı okur. Bir anda askerler gelir ve onları yakalar. Dükkanın sahibi olan Charrington, aslında bir Düşünce Polisi' dir.
Julia' dan ayrılıp Sevgi Bakanlığı' na geldiklerinde, Winston O'Brien' ın da aslında bir Parti ajanı olduğunu ve kendisine tuzak kurarak onu Parti' ye karşı faaliyetlerine suç üstü yapabilmek için Kardeşlik örgütü üyesiymiş gibi davrandığını anlar. O'Brien aylar boyunca Winston' a işkence yapar ve onun beynini yıkar. Winston bütün bunlara direnir. En sonunda Parti' ye muhalefet edenlerin gönderildikleri son yer olan 101. Oda' ya gönderilir. Burada O'Brien' in işkencelerine artık karşı koyamaz ve Julia' ya ihanet eder.
O'Brien' in zaten tek istediği Winston' un Julia' yı kafasından çıkarmasıdır. Artık ruhu tam olarak ele geçirilen Winston serbest bırakılır. Bir gün Julia' ya rastlar ama artık ona karşı hiç bir şey hissetmemektedir. Parti' yi tam olarak kabul etmiş ve Büyük Birader' i sevmeyi öğrenmiştir...